Oldurulmayan sevgilerin her bir sonrasına ihaneti gibi, yakılmış tüm ağıtların hediyesi bu sözcükler. Senin gidişlerinde yalnız kalan ruhun senden sonrasına alışması için geçen bir süreç. Tadı değişik, kokusu değişik, davranışları değişik…
Aç susuz geçen günlerin sonunda bulunmuş, kurumaya ramak kala nemlenmiş ağaç kökleri gibi. Aşık olmak değişik bir kimya içine girmekmiş. Dünyayı olduğundan daha farklı kabul etmek, hayatı sorgusuz sualsiz yaşamak. Doğacak yaraların vereceği acıları önceden kabul etmek ve sonunda sessizce başını öne eğip beklemekmiş. Sabahları kalktığında aldığın nefesin tadı daha önce hiç tatmadığın bir içki gibi. Bitirmek için çabaladığın ve sonunda keşke dediğin bir çift söz aslında.
Odanın kokusu değişecek, duvarların rengi eski olmasına rağmen hep istediğin renk gibi görünecek sana. Yatağında hiç bu kadar rahat etmedim diyeceksin ve ekleyeceksin “acaba bugün biter mi?” günler böyle gelip geçecek bir süre. Sonra aşkın acısını tatmaya başlayacaksın. Kimyanın değiştiği, duygularınla mantığının savaşını izleyeceksin. Bir bahis oynanırcasına bu savaş. Bir kazanma hırsı içinde sürecek. Fakat bilmeyeceksin her ikisinde de acıyan tek şey senin ruhun ve kalbin olacak. Uykusuz günlerin başlangıcında, dalıp gitmelerin kabuslarla bölünecek. Sıtma hastası gibi kan ter içinde uyanacaksın. Elbette bunlar kalıcı değil hepsi geçecek. Artık bu hastalığın kalıcı bir etkisi var. Güvensizlik. Beynin kalbini kandırmak için taklalar atarken kalbin bu oyunlara kanmamak için büyük çabalar sarfedecek. O iyi, beni seviyor ben de onu diyeceksin istem dışı. Dudakların oynayacak belki ama sesin çıkmayacak. Kendi içindeki bu yarışı bu savaşı bastırmak adına duygularına darbe yapacaksın. Artık güç sende değil güvensizlikte olacak ve bu şekilde kovalayan beynin kovalanan yerine geçecek. Tüm bu düşünceler onu kemirirken sen alkolik olarak hayatına devam edeceksin. Eskiye dayalı tüm duygular, düşünceler ve eylemlerin hatırlanmamak adına beyninin en ücra köşelerine hapsedilecek. Kavramların birer birer dökülürken sen iyice sıfırlanmış şekilde unutmak adına her türlü yola başvuracaksın.
Yapacak şeyin kalmayacak. Artık korkar olacaksın sevmeden sevilmeden. O acıları çekmemek için yeniden çizgilerini çekmiş sınırlarını belirlemiş olacaksın. Hep bir sonrakine daha resmi, daha soğuk daha acımasız olacaksın. Sana yapılanları af edeceksin ama unutmamak için yemin ederken bulacaksın kendini. Her bir samimi itiraf gibi artık yeter diyeceksin kalbine bu savaşı ne o ne beynin kazandı. Duygularına yenilirken, beynin de bulandı. Güvensizlik adına bu savaşı ihanet kazandı…