Yılanların Özellikleri
Yılanların göz kapağı yoktur, gözün ön kısmında gözü tamamen örten saydam bir tabaka vardır, bu sebepten, gözü sürekli açık görünür. Dil uzunca yapılı ve ucu çatallıdır, yılanın ağzı kapalıyken bile dilini, dudakların ön kısmındaki bir yarıktan dışarıya çıkartılabilir.Görme duyguları güçlüdür, özellikle hareketli cisimleri çabuk algılarlar. Buna rağmen uzağı pek iyi göremezler.
Kulaklar körleşmiştir , dış kulak, kulak zarı ve orta kulak bulunmaz ancak, iç kulak vardır, dolayısıyla yılanlar duyamazlar ancak yerdeki titreşimleri hissedebilirler.
Yılanlar, hayvanat bahçelerinde iyi bakılırlarsa 20-30 yıl arası yaşayabilirler, ancak doğal ortamlarında bu yaşı dolduramadan ya avlanırlar, yada öldürülürler.
Deri Değiştirme:
Sağlıklı bir yılan yılda en az 2 veya daha sık gömlek değiştirir, değiştirme zamanı gelince deri matlaşır, gözleri örten şeffaf tabaka matlaşır, iki hafta sürebilecek olan bu işlem sırasında yılan faaliyetini kesip bir yere gizlenir. Deri değiştirdikten sonra hayvan tekrar parlak renkli olur. Yılan gömleği elastik olduğundan çektikçe uzar bu bakımdan yılanın boyu hakkında herhangi bir fikir vermez.
Yılanların insanlarla ilişkileri ve faydaları:
Maalesef insanlarda yılanlara karşı korkunç bir nefret ve ön yargı vardır. Masallar, efsaneler, deyimler hep yılan düşmanlığı üzerine kuruludur. Oysa bilinenin aksine yılanlar insanlar için son derece faydalı hayvanlardır.
Tarımda, bağ, bahçe ve tarlalarda bulunan köstebek, tarla faresi gibi zararlı kemirgenleri yiyerek beslendiğinden, tarıma faydası dokunmakta ve bir çok biliçli ziraatçi tarafından yılanlar korunmaktadır. Bir farenin bir defada 10 yavru doğurduğunu ve yavruların bir aylık olunca doğurabilecek olgunluğa geldiğini düşünürsek, bir fare ve onun neslinden yılda yaklaşık 15.000
fare üreyecektir ve her gün bir fare yiyen yılanın faydası daha iyi anlaşılacaktır. Tarlalarındaki yılanları öldüren veya ticari maksatlarla yurtdışına satan kişiler, büyük zararlara uğramış tarlaları fareler tarafından telef edilmiştir.
Salgı bezleri olmadığından derileri daima kurudur. Büyümeyi engellediği için zaman zaman deri değiştirirler. Canlı hayvanları avlayarak beslenirler. Böcek, karınca yiyenleri olmakla beraber, fare gibi kemiricilerin baş düşmanıdırlar. Boa ve piton gibi büyük avlarını sıkarak öldürdükten sonra yutarlar. Bütün yılanlar avlarını parçalamadan bütün olarak yutarlar. Çeneleri 180° ye kadar açıldığından iri avlarını yutmakta zorluk çekmezler. Küçük bir bahçe yılanı, iri bir kurbağayı rahatça yutabilir. Kuş ve kertenkele de yerler. Zehirlerinden de panzehir yapılarak faydalanılmaktadır.
Hayatta yılan özelliğinde olan onca gerçek var ki.. kimi renkli masum görünür, içindeyse koskoca bir zehir ve avını bekler. Yine onca masum ve tertemiz insanlar veya varlıklar vardır ki yaradılışından ötürü itici veya korkutucu olabilmekte. Peki yılanların zararlı ve zararsız olanını insanoğlu nasıl bulmuştur? Biliyoruz tabiki cevabını: Araştırmakla, çalışmakla, akıl ve mantığın ürünleriyle.. O halde yılandan değil cehaletten korkalım. Evet bazı kültürler neyin zehirli neyin zehirsiz olduğunu bulmuş ve bunları belgelemişler, tıpkı yılanlarda olduğu gibi.